Social Icons

Pages

30 Haziran 2013 Pazar

Edremit İlçe Tanıtımı 9

Kraliçe Semiramis'in efsanelere konu olan ve dünyanın yedi harikasından birini oluşturan ünlü asma bahçeleriyle, Kral Menua'nın kızı Tariria için bugünkü Kadembastı Mevkii'nde yapay teraslar halinde yaptırdığı ünlü asma bahçeleri arasında ne gibi bir tarihsel ve sosyal ilişkinin bulunduğunu, yazılı belgelerin eksikliği yüzünden şimdilik kesin olarak bilemiyoruz. Çünkü bugüne değin Urartu kale, saray ve tapınaklarında yapılan arkeolojik kazılarda, Urartu dini, mitolojisi ve sosyal konular hakkında bilgi veren çivi yazılı belgeler henüz bulunamamıştır. Öte yandan efsaneleşerek günümüze kadar halkın dilinden düşmeyen Kraliçe Semiramis ile Kral Menua arasında herhangi duygusal ilişkinin olup olmadığını bilemiyoruz.
O dönemde amansız bir can düşmanı olan bu iki krallık arasında efsanelere konu olarak böylesine duygusal bir ilişkinin varlığını günümüzde anlamak ve yorumlamak oldukça güçtür. Belki de Urartu halkı kendi krallarının kahramanlığını ve yapmış olduğu imar faaliyetlerinin olağanüstü nitelikte olduğunu kuşaktan kuşağa aktarmak için haklı olarak efsaneleştirmek istemiştir. Efsaneleştirmek isterken de, güneyde yer alan Assur Devleti'nin dul kraliçe Semiramis'in dillere destan olan asma bahçeleriyle Kral Menua'nın asma bahçelerini özdeşleştirmiştir. Ancak bilinen bir gerçek varsa, o da Kral Menua'nın Kadembastı Mekii'ni teraslar halinde düzenleyerek yapmış. olduğu asma bahçeleriyle burasını gerçek anlamda bir cennete çevirmiş olduğudur. O dönemde dillere destan olan böylesine olağanüstü bir güzellik karşısında halk, ister istemez Kral Menua ile dul olan Assur kraliçesi arasında efsaneleşecek bir aşk öyküsünü yaratmış olmalıdır.
 Çünkü halk üç tarafı fazla yüksek olmayan basık tepelerle çevrelenen ve kuzeybatıda Van Gölü'nün cam göbeği gibi mas mavi sularına kadar teraslar halinde diizenlenen Kadembastı Mevkii'ndeki asma bahçeleriyle yaratılan bu eşsiz ve olağanüstü giizelliğin, ancak ölümsüz bir sevgiyle mümkün olabileceğine inanmış olmalıdır. Urartu Krallığı'nın yıkılmasından sonra da Kadembastı Mevkii'ndeki ünlü asma bahçeleri ve ölümsüz aşk öyküsü , tüm Doğu Anadolu Bölgesi'nde kuşaktan kuşağa,dilden dile anlatılmıştır.
Urartu Krallığı'nın yıkılmasından yaklaşık 1100 yıl sonra Khrone'li Movses kuşaktan kuşağa anlatılarak aktarılan bu aşk öyküsünü kaleme aldığında, efsanenin konusunun ve kahramanlarının değiştiğine tanık olmaktayız. Krallığın başkentliğini yapan bugünkü Van Kalesi kayalığının Urartu kralı I. Sarduri (yakl. ol. M.Ö. 840-830) tarafından yaptırıldığını kanıtlayan aynı içeriğe sahip altı adet çivi yazılı inşa yazıtı, anıtsal Sardur Burcu (Madır Burcu) taşlarının üzerinde bulunmasına karşın. kalenin inşaası Assur Kraliçesi Semiramis'e atfedilmiştir.
Ayrıca teraslı bahçelerin ve sulama kanalının inşasının da yine aynı kraliçe tarafından yaptırıldığı iddia edilmektedir. Oysa Urartu Kralı Menua asma bahçesini kızı Tariria,sulama kanalını da kendi adına yaptırdığını bırakmış olduğu toplam 14 adet çivi yazılı kitabeyle kanıtlamaktadır. Kral Menua daha sonra meydana gelecek olayları sezerek bıraktığı çivi yazılı kitabelerinin sonuna "Her kim bu kanalı tahrip ederse ve bir başkasına bu kanalı ben yaptırdım diye iddia ederse, tanrılar tarafından mahvedilsin, güneş ışığından yoksun edilsin" diye beddua etmektedir. Kral Menua'nın gelecekten duymuş olduğu kuşkularında ne kadar haklı olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Menua'nın koydurtmuş olduğu bu kesin kurala kendisinden sonra gelen tüm Urartu Kralları tarafından harfi harfine uyulduğu görülmektedir. Çünkü kanal boyunca Menua'nın yazıtlarından başka diğer Urartu Krallarına ait en küçük bir onarım yazıtı yoktur. Efsanede değişmeyen ve bizim için önemli olan konuları şu şekilde özetleyebiliriz.
Van Gölü'nün doğu kıyısında yer alan ve Urartu Krallığı'nın başkentliğini yapan bugünkü Van Kalesi "Acı (Tuzlu) Gölün kıyısında doğudan batıya doğru uzanan kuzeyi alçak, güneyi ise dimdik sarp kayalıklarla göklere yükselen tepe" şeklinde doğru bir şekilde anlatılmıştır. 10. yüzyıldan itibaren bir çok İslam Coğrafyacısı gibi ünlü Türk Seyyahı Evliya Çelebi de, Van Gölü suyunun acı ve tuzlu olduğunu yazmaktadır. Van Kalesi kayalığının yaklaşık 50 km. güneyinde yer alan bugünkü Gürpınar Ovası'ndaki arazinin yüzey şekilleri ve bu ovada bulunan kaynaklar "kayalığın güneyinde ve dağın doğusunda göl kıyısına doğru alçalan ve bir yara dönüşen geniş bir vadi uzanmaktadır; vadide dağlardan derelerle gelen ve kaynaklardan zengin bir şekilde fışkıran içme suyu bulunuyordu" cümleleriyle oldukça gerçekçi bir gözlemle betimlenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız