Doğu
Anadolu Bölgesinde çok ağır geçen kış koşulları yüzünden çalışma süresi
4-5 ay arasında değişmektedir. Bu yüzden birçok Urartu Kralına ait çivi
yazılı belgeden de öğrendiğimize göre, başka bölgelere yapılan askeri
seferlerde sayıları onbinleri bulan insanlar sürülerek Urartu
Krallığı'nın merkezini oluşturan Van Bölgesi'ne getirilmiştir. Hiç
kuşkusuz bu insanlar kalelerin kurulmasında, barajların yapılmasında ve
sulama kanallarının açılmasında da çalıştırılmaktaydılar. Ayrıca taş
kabartmalar ve bronz levhalar üzerindeki resim sahnelerinde, Urartu
yapılarının birden çok katlı oldukları görülmektedir. Bronz işçiliğinde
olağanüstü başarı gösteren Urartular, Van Kalesi'ndeki saray, tapınak ve
kral mezar odalarının kapılarını bakır (bronz) levhalarla
kaplamışlardı. Buyüzden Khorene'li Movses'in başka bölgelerden toplam
18.000 ustanın getirildiği ve iki-üç katlı binaların inşa edildiği
konusunda verdiği bilgilerin abartılı olmadığı anlaşılmaktadır.
Kente
kanallarla getirilen su, inşa edilen mimari yapılar ve teraslar halinde
yapılan üzüm bağları ise şöyle anlatılmaktadır; kente dereden çeşitli
amaçlar için, park ve bahçelerin sulaması amacıyla bir kol getirtmişti.
Nehrin öbür kısmını, kentin yakınındaki arazilerin sulanması için gölün
sol ve sağ kıyısına sevk etti. Kentin doğu, kuzey ve güney yanları büyük
yapı ve meyve bahçeleriyle gölge veren ağaçlardan koruluklar, şahane
üzüm bağları ve teraslı bahçelerle süslenmiş ve buralara bir çok insan
yerleştirmişti.
Gerçekten
de anlatılan arazi, Van Kalesi kayalığının çevresindeki araziye ve
Kadembastı Mevkiindeki teraslı üzüm bağlarına tümüyle uymaktadır. Ayrıca
Van Kalesi kayalığının çevresindeki sivil yerleşim merkezine ait
yapılarda, yine efsanede anlatıldığı gibi, kuzey, güney ve doğu kesimde
yer almaktadır.
Khoroneli
Movses'ten sonra Menua (Semiramis) sulama kanalı çevresindeki üzüm bağ
ve bahçeleri konusunda en ayrıntılı bilgiyi 17. yüzyılın ortalarında
Van'ı ziyaret eden ünlü Türk Seyyahı Evliya Çelebi'den öğrenmekteyiz.
Evliya
Çelebi kanalın suladığı Edremit'teki bağ ve bahçelerin, bölgenin en
ünlü mesire yeri olduğunu belirterek şu ilginç bilgiyi vermektedir:
...Van
Kalesi'nin kıble tarafında0ki Hendek Aşın Mezarlığı’nı geçince Edremit
Kasabası'na kadar uzanan, uzunluğu ve genişliği sekizer saat olan Van
sahrası bağ,bahçe, ağaçlık gülistandır ki, bağlar hakimi su beyinin
defterinde yirmialtı bin kadar kayıtlıdır. Su beyine su aldığı için su
öşürü verirler. Bu bağların içine insan girse kaybolur. Her bağda bir
akarsu,havuz, şadırvan fışkırmaktadır. Her birinde güzel bir köşk
vardır...
Meyvelerinden
oniki türlü al yanaklı tekbâni, cangülü, seylâni, zafranı, şamî adlı
elmaları gayet lezzetli ve suludur. Hatta elması o kadar çok olur ki,
gezintiye çıkanlar birbirleriyle elma cengi yaparlar. Sulu üzümü, abbasi
ve meleçe armutları meşhurdur... Sergüloğlu ve şirek adlı bağlarının üç
gün kalmış helâl şırası insan vücudunda safi kandır...
Evliya
Çelebi'nin de belirttiği gibi, Şamram Kanalı'mn suladığı Van Kalesi'nin
güneyi ile Edremit arasında kalan arazide yer alan bağ ve bahçelerin
içine insan girse kaybolurmuş. Doğu Anadolu Bölgesi'nin ağaçtan yoksun
olan kıraç bölgelerine kıyasla Van'ın cennet gibi bağ ve bahçeleri
dillere destan olmuştur. Bu yüzden "Dünyada Van, ahirette iman" deyimi,
halk arasında Van'daki bağ ve bahçelerin kazanmış olduğu önemi açık bir
şekilde yansıtmaktadır.
Evliya
Çelebi'den 150 yıl sonra Van'ı ziyaret eden P. Amedee Jaubert ise,
Khorone'li Movses'in anlattığı üzüm bağ ve bahçelerinin etkileyici
atmosferini bulamadığı için, düş kırıklığına uğramıştır. P.A.Jaubert
izlenimlerini şu şekilde ifade etmektedir:
...Kent,
zengin insanların oturduğu zarif yapıların yükseldiği bahçelerle
çevrili. Ancak pek çok derenin suladığı meyve bahçelerinin ve muhteşem
ağaçların gölgelerinin büyüsü artık yok...
Fransız
Asya Araştırma Cemiyeti Üyesi F. Edward Schulz'un 1826-28 yılları
arasında Van'da yapmış olduğu araştırmada, ilk kez Menua/Semiramis
Kanalı üzerindeki çivi yazılı inşa yazıtları bilim dünyasına
tanıtılmıştır. Hatta Schulz makalesinde Van'ı Semiramis'in kenti olarak
tanımlamaktadır. Menua'nın kızı Tariria için yaptırdığı üzüm bağları ile
ilgili yazıtı da yayımlayan F.E. Schulz, o zamana değin yalnızca
efsanede yaşayan Semiramis Kanalı üzerinde gizem perdesini ileride,
kalkmasını sağlayacak ilk bilimsel adımı atmıştır. Bundan sonra Van'ı
ziyaret eden J. Münsch, Müller-Simonis gibi araştırıcılar, Van
Kalesi'nin güneyi ile Şamram Kanalı arasında kalan bağ ve bahçelerden
söz etmektedir. Müller-Simonis'in yapmış olduğu haritada, bağ ve
bahçelerde oturan nüfus tümüyle müslümanlardan meydana geldiği
görülmektedir.
19.
yüzyılın sonunda Van Bölgesi'nde. Urartu Krallığı'na ait mimarlık
anıtları ve çivi yazılı inşa yazıtları konusunda ilk bilimsel
araştırmalar, W. Belek ve C.F. Lehmann-Haupt tarafından başlatılmıştır.
Diğer Urartu eserleri gibi Menua/Semiramis Kanalı ve inşa yazıtları
konusundaki ayrıntılı ve bilimsel araştırma da, bu iki yazar tarafından
gerçekleştirilmiştir. Bu iki bilim adamı, Kral Menua'nın kızı Tariria
için yaptırdığı asma bahçelerinin bugünkü Kadembastı Mevkü'nde yer
aldığını saptamışlardır.
Ne
yazık ki Van Bölgesinde sık-sık çıkan isyanlar ve 1. Dünya Savaşı'nda
Van'ın Ruslar tarafından işgal edilmesiyle birlikte, müslüman halkın
başka bölgelere göç etmesi yüzünden dillere destan olan asma bahçeleri
tahrip olmuştur. Şamram Kanalı'nın suladığı bağ ve bahçeler bakımsızlık
yüzünden tahrip olmasına karşın değişmeyen tek gerçek, Van Ovası'na su
tanımayı sürdüren Şamram Kanalı ve bununla ilgili halk inancıdır.
İlginçtir
ki Menua Sulama Kanalı, günümüzde bile bölge halkı arasında tıpkı
efsanede geçtiği gibi Şamram Kanalı adıyla yaşamaya devam etmektedir.
1946 yılına kadar yapılan haritalarda ise "Semiramis Arkı/Kanalı" olarak
gösterilmektedir. Van Bölgesi'nde hiçbir yer ismi, Şamram Kanalı gibi
binlerce yıldan beri değişmeden varlığını sürdürememiştir.
Kanal'ın
yapıldığı tarihten itibaren geçen 2800 yıllık bir süre içinde Van
Bölgesi yüzlerce şiddetli depreme uğramasına karşın, Menua Sulama Kanalı
sanki modern teknolojik araçların yardımıyla yeni yapılmış gibi hizmet
vermektedir. Van Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü'nün yapmış olduğu
küçük onarımlar, kanalın özgünlüğünü kesinlikle bozmamıştır. Zaten
kanalın çevresinde oturan halk da, Van Devlet Su İşleri Bölge
Müdürlüğü'nün yapmış olduğu onarımlarda kanalın tümünü betonla
kaplanmasına şiddetle karşı çıkmıştır
Günümüzde
bile Menua Sulama kanalının en güzel yerini,son bir asırdan beri artık
asma bahçeleri olmasa da, yine Kadembastı Mevki oluşturmaktadır.
Kadembastı Mevki'nin çevresinde yer alan meyve bahçeleri, efsaneleşerek
dillere destan olan asma bahçelerinin izlerini hâlâ canlı bir şekilde
yansıtmaktadır. Akşamları Kadembastı'nın çevresinde yer alan meyve
bahçelerinden batı yönüne bakıldığında, Van Gölü'nün masmavi sularında
kaybolan güneşin çevresine yaydığı insanları duygulandıran coşku
ışınları, yüzlerce yıldan beri yaşayan ölümsüz aşk efsanesinin
tanıklığını yapmaktadır.
Eskiden
olduğu gibi günümüzde de tarla ve meyve bahçelerine hayat veren yine
Şamram Kanalı'nın sularıdır. Şamram Kanalı'nın suladığı sebze
bahçelerinde yetişen ve çok lezzetli olduğu için aranılan fasulye,tüm
Van Bölgesi'nin ihtiyacım karşılamaktadır. Van Bölgesi'nin en büyük
meyve ağacı yetiştirme fidanlığı da, Evliya Çelebi'nin büyük bir övgüyle
anlattığı Van Kalesi'nin güneyi ile Edremit arasında kalan Şamram
Kanalı'nın suladığı arazide yer almaktadır. Günümüzde sevilerek sık-sık
söylenen halk türkülerinde "Edremit Van'a bakar, içinden Şamram akar"
dizeleri, halkın sosyal ve ekonomik yaşamında Şamram Kanalı'nın oynamış
olduğu can alıcı rolü açık bir şekilde göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder