Kaynaktan
çıktıktan sora araziye açılan bir kanalla Gürpınar Ovası'nın sulanmayan
kısmını sulamaktadır. Asıl olan ve kuzey yönüne doğru toprak bir
kanalla alınan, küçük bir dere kadar hızlı akan kaynak suyu ise,
Kuzeybatıya Van Ovası'na taşınan ve Osmanlı Döneminde yapılan (Aşağı
kaymazda) 40 adet su değirmenini çalıştırdığı (çevrede bu değirmenler
"çılaş denilmektedir) çoğunun bugün dahi kullanıldığı görülmektedir.
Bunların Urartu keşifleri arasında olup, olmadığı kesin bilinmemektedir.
51
km, uzunluğundaki Menua Kanalı'nın en ilginç özelliği Doğudan-batı
yönüne akarak Van Gölü'ne dökülen Engil Çayı (Dönemeç) nın üzerinden
geçirilmiş olmasıdır. Ne yazık ki bu aşırtma kemerinin duvarlarının
yıkılması, nasıl bir plana sahip olduğunun anlaşılmasını güçleşmiştir.
Zamanımızda da anlaşılamamıştır. Görülen o ki kayalık ve dar bir
boğazdan geçirilen, iri taşlardan yapılmış duvarların temel kalıntıları
mevcuttur. Günümüzde aynı aşırmaz betondan basit bir kemer aracılığı ile
su Engil Çayı üzerinden karşıya, kuzeye geçirilmiştir. Anlaşılan şu ki,
tarihi araştırma kemeri yapılmadan önce suyun Engil Çayına, dolayısıyla
Van Gölüne döküldüğü bir gerçektir. Ancak Urartuların Olağan üstü
Mühendislik bilgilerini ortaya koydukları açıktır. Ortada beton su
aşırtma kemerinin 200 m. kuzey-batısında, 14 m.. yüksekliğindeki kalker
düzeltilmiş ön güney yüzüne yazılan çivi yazısı, kanal ile ilgili
ilk;Urartu inşa yazıtını oluşturmaktadır. Ne yazıkki; kayanın çatlama
sonucunda yazıtın yarısı son 90 yıl içinde kaybolmuştur.
19.
yüzyılın sonlarında Menua Kanalı üzerinde araştırma yapan W. Belek ve
C.F. Lehnıann-Hauptı'mn tesbitlerinde yazıtın sağlam olduğu görülmüştür.
Bunun yanında Menua Kanalı boyunca 14 çivi yazılı kitabe daha
kaybolmuştur. Bu kadar çok kitabenin yazılması bir sonsuzluk anıtım
oluşturan kanalın kitabelerinin yok olması ihtimaline karşı önlem
alınmalıydı. Bu tahrip, doğanın etkisi sonucunda olduğu gibi, insanlar
tarafından bilinçsizce yok olmuştur, yapı malzemesi, define arayıcılar
en büyük sebeplerdir. 16 satırdan oluşan son dört kitabe, kanalı
yaptıran kral Menua'nın adından söz eder. Yazıtların sonucuna konulan
beddua kısmı yoktur. Yazıtlardan dört uzununda aşağıdaki metin tekrar
edilir.
"İşpuına'nin
oğlu Menua, Tanrı Haldi'nin gücü sayesinde bu kanal'ı açtı. Adı Menu
Kanalıdır. Tanrı Haldi'nin büyüklüğü sayesinde; Menua güçlü kral, büyük
kral, Bianili ülkelerinin kralı, Tuşba Kenti'nin efendisidir. Menua
derki, kim bu yazıyı silerse, kim onu tahrip ederse, kim bunu görürse,
kim başkasına; "Bu kanalı ben açtım" derse O, Tanrı Haldi Tanrı Teişiba,
Tanrı Şivini ve bütün tanrılar tarafından mahvedilsin güneş ışığından
yoksun edilsin”Bu kitabelerin Halen mevcut Kadembastı kanal seddindeki
duvralarda olduğu, kısmen tahrip oldukları görülmektedir.
Kalker
kayalıklar oyularak açılan kanal suyu, önce batı, sonra güneye doğru
devam etmiş. Ortalama 3,5-4 m. genişliğinde, 15-2 m. derinliğinde
yer-yer değişmektedir. Araziyi sulamak için, güney kenarlarından
oyularak açılan su savakları, günümüze kadar varlığını korumuştur (yakın
zamanda DSİ Bölge Md. Ve bazı savaklar büngüyü boluhyu prize
dönüştürülmüştür).
Güney-Doğusunda;
iri taşlardan inşa edilmiş anıtsal duvar kalıntıları, Çayırbaşı Köyü
yerleşim merkezinin önemini vurgulamaktadır.
Kral
Menua'nın döneminde kurulduğu sanılan Çayırbaşı (Kerevanıs) yerleşim
merkezinin en büyüğünü oluşturduğu, bu köyün, Gürpınar Ovası'ndan elde
edilen tarım ürünlerinin depolandığı yer olarak bilinmektedir.
Kanalın
bir seviyede seyri için arazinin elverişsiz olan derinliklerine yüksek
destek (istinat) duvarları örülerek kanal yolu aynı seviyeye
getirilmiştir. En yüksek istinat duvarları: l- Gülo Boğazı, 2.
Kadenbastı mevkileridir. Bu duvarlardaki çivi yazıları kısa olup, şu
cümleler tekrar edilmiştir. Tanrı Haldi'nin kudreti sayesinde
İbpuinuoğlu Menua bu kanalı açtı. Adı Menua Kanalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder